Çoğumuz hayatımızın yaklaşık üçte birini uyuyarak geçirmekteyiz. Gerçekten bu kadar uzun süre uyumak zorunda mıyız? Çevremizde seyrek de olsa çok daha kısa süre uyuyan insanlara rastlamaktayız. Uykumuzu kısaltmak mümkün müdür? Daha kısa süre uyursak ne tür problemlerle karşılaşırız? Son yıllarda yapılan araştırmalarla yukarıdaki soruların birçoğunu cevaplamak mümkün olmuştur
Uyku süresinin kişiden kişiye değişmekte olduğu ve bu sürenin 4 saat ile 11 saat arasında değiştiği bilinmektedir. Uyku süreleri genetik faktörlerin etkisi ile kişiden kişiye değişmektedir. Doğuştan itibaren belirlenmiş olan bu süreyi belli limitler dışında değiştirmek mümkün olmamaktadır. Süreyi kısaltmak zorunda kaldığımızda uyku yoksunluğu sonucu görülen istenmeyen belirtilerle karşılaşmaktayız.
Türkiye’de yapılan araştırmalar sonucunda toplumun %75’i 7-8 saat süre ile uyudukları. 8 saatten fazla uyuyanların toplumun %15 ini oluşturduğu saptanmıştır. Tabi hafta içi 6 saat uyuyup hafta sonu 8 saat uyuyanlarında varlıkları unutulmamalıdır.
Kısa uyuyanlar ile uzun uyuyanların uykularının yapısı birbirinden farklılıklar göstermektedir. Kısa uyuyanlar daha yoğun olarak derin yavaş uyku ve REM döneminden oluşan bir uyku uyumaktadırlar. Gece içi uyanıklık sayısı ve 2. faz oranı bu tür insanlarda azalmıştır. Dolayısı ile kısa süreli, ancak daha etkin bir uyku uyudukları söylenebilir. Uzun uyuyanlarda bu fazların uzatılmış olduğu görülür. Sabaha karşı sık sık uyanıp uyuyarak uyku kalitesini düşürürler.
Çocuk Uyku Süresi gelişim için son derece önem taşımaktadır. Hücre gelişimi için 8 saatlik kaliteli bir uyku gerekmektedir. Uykunun kalitesini arttırmak için; uykudan 2 saat öncesine kadar yemek yenmemeli, uykuya yatmadan önce su içilmemeli, oda sessiz ve ışık kuvveti açısından minimum seviyede olmalıdır. Uyku hastalıkları için öncelikle bir psikologla görüşebilir yardım alabilirsiniz.