Hayatın tüm güzelliği, anlamsızlığı içerisinde var oluyor. Yaşamımdaki en büyük mutluluklar hayatın anlam veremediğim akışlarında gerçekleşiyor. Belki de bu mutluluklar hiç beklenmeyen zamanlarda beklentilerimizin bizi bulmasından kaynaklanıyordur. Bizler daima geleceğimize dair ufak ya da büyük hayaller oluşturur. Yaşamımız içerisinde beklentiler oluştururuz. Bu beklentiler ne kadar ayrıntılı planlanırsa o kadar ulaşılamaz bir hal alırlar nedense? Ne kadar zorlarsak zorlayalım, kurulan düzenekteki hayalimiz biz zorladıkça bizden o derecede uzaklaşıyormuş gibi olur. Neyin hayalini kurmamışsak elde edilebilirliği o kadar kolay olur.
Ben bu durumu tamamen insanın beklentilerine bağlarım. Bir kişiden yada bir objeden, ne kadar çok maddi yada manevi beklenti içerisine girersek o kadar çok ayrıntı düşünmeye başlarız. Bu ayrıntılarda çıkmazları yaratır fark etmeden kendi isteğimizle hayallerimizi itmiş oluruz. Beklentiler yaratmadan karşımızdakini olduğu gibi görebilirsek bir o kadar kabullenmesi kolay olur ve elde etmiş oluruz. Belki de hayaller büyük olmalıdır ki düşlerken zevk alalım. “Kazanılan zaferlerin büyüklüğü, gösterilen fedakârlıklarla ölçülür” hayallerimizin büyüklüğü neleri göze alıp, neleri feda ettiğimize göre şekillenir. Ama yinede hayaller büyük olmalıdır ki düşlerken de yaşarken de bizleri mutlu etsinler.